KIRLANGIÇ SESSİZLİĞİNDE GÜVERCİNLER.

Read Time:2 Minute, 17 Second

Nasıl kurgulanmış, nasıl dizayn edilmiş ki canlı görmeye tahammülü yok. Dayanılmaz bir öldürme tutkusu bedeninin tüm hücrelerine sinmiş adına insan denen yaratığın. Doymak nedir bilmeyen hırsı yüzünden durmadan öldürüyor, öldürüyor…18-Ocak-2017 tarihli (dünkü ) Cumhuriyet gazetesinde “Tehlikeli bir tür: İNSAN “ başlıklı bir haber vardı. 

Kırıkkale de bir parkta yüzlerce güvercinin zehirli yem verilerek katledildiği belirtiliyordu. Yani bilerek, kasten, taammüden. Savunmasız, silahsız kendi halinde insana dost güvercinler. Ne var ki karşısında güvercinde olsa katil veya katiller her zaman ki gibi acımasız, vicdansız, beyinsiz. Güvercinlerin kime ne zararı var. Kimin canına kast etmişler, kimin malına zarar vermişler, kime işkence yapmışlar. Yakmadıkları, yok etmedikleri, zararsız oldukları için mi birilerinin nefreti hep üzerlerindedir. Bunun için mi hep faili meçhullere kurban edilirler. 

Hassas, insancıl, yardım sever birisine Güvercin yürekli der, Barış savunucularını Güvercinlerle eş tutarız oysa. Şahin,Kartal,Aslan,kaplan… demeyiz mesela. “Güvercin tedirginliğinde yaşıyorum ama biliyorum ki bu coğrafya da güvercinleri vurmazlar.” demişti HRANT kardeşim. Vuruyorlarmış demek ki. Vuruyorlar işte. Kadınları, çocukları vurdukları gibi. Hatırlıyorum bölücü paranoyasıyla bazı renkler bir arada olmasın diye çiçekler bile çiğnendi, renkler yasaklandı bu coğrafya da. Bir serçenin ölümünü önemsemeyen, sessiz kalan bir toplumda güvercin ölümleri de kanıksanıyor gittikçe. Hesabını soramadığımız, yüzleşmediğimiz her felaket daha büyük felaketlerin doğum sancılarına dönüşüyor ne yazık ki. 

Olağan yaşamlarımız Olağan Üstü Hallere dönüşüyor ya da dönüştürülüyor bu yüzden. Ve bu yüzden güvercinlerin kanatları hep kırık, uçamıyorlar özgürce. Bu yüzden benim gibi yalnız insanlar kendi kendine konuşabiliyor ancak. Yaşlı duygularıyla baş başa, çaresiz ve cesaretsiz fısıltılarla. Ama biliyoruz ki renkler yasaklamakla yasaklanamıyor, güvercinler katledilmekle bitmiyor. Çok nazik, sessiz olabilirler. Ama inatçılar işte. Hem de çok fazla inatçılar. Yüreklere düşmeye görsünler bir kez. Kimse o yüreklerden söküp çıkaramıyor onları. Yaşamaktan, yaşatmaktan, sevmekten, özgürlüklerden, eşitlikten vazgeçmiyorlar. Barış diyorlar, Adalet istiyorlar durmadan. Bunların çok ağır bedelleri olduğunu bilerek hem de. Tarihi okuyarak da ama daha çok yaşayarak öğreniyorlar. Ne yalanlarla dolu şatafatlı kitaplar, ne devasa heykeller, ne şişirilmiş efsaneler bir şey ifade etmiyor onlara. Bizzat yaşamın içindeler çünkü. Yaşayarak görüyor, görerek yaşıyorlar. Bazen bir volkan patlamasında bazen bir kırlangıç sessizliğinde bazen de bir güvercin tedirginliğinde. Yuvaları tarumar da edilse, çarmıhlara da çivilenseler hep gökyüzündeler inadına. Bu anlamda güvercinlerin tarihi yazılmasa da olur. 

Yaşadıkları tarihin kendisidir çünkü. Dilleri suskun, yürekleri katliamlarda vurgun, yasaklar da esir de olsa. Uçarken de düşerken de öğrendikleri kadar öğretiyorlar da. “ YES KEZ GE SİREM.” Ne demek biliyoruz mesela. Ağız dolusu “ AHPARİG “ diye haykıra biliyoruz artık. 10 yıl önce yine bir meydanda yine bir güvercin masumiyetinde katledilen HRANT kardeşim aynen şöyle demişti. “”Benim isyanımın pike uçuşları ise, bin bir özenle yaptığı yuvası bir darbeyle yok edilmiş kırlangıcın ki kadar keskin. Lakin çaresiz.” Çaresizliğinde bir sonu vardır ama Ahparig-Braye min-Kardeşim. Biliyorum, inanıyorum. Tüm güvercin yüreklere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN.


Kadir Dağhan-Mezopotamia NEWS

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: