
BOŞ OLAN SADECE TRİBÜNLER Mİ…
Spor yapmak sağlıklı bir vücut için olmazsa olmazlardandır. Ne var ki günümüzde spor sadece sağlık için yapılan eksersizler olmaktan çıkıp büyük paraların döndüğü bir endüstriyel alandır. Özellikle de futbolun her zaman albenisi, getirisi ve popülaritesi oldukça yüksektir. Bu yüzden de “futbol sadece futbol değildir.” Şeklinde formüle edilir.
Ancak son zamanlar da birçok alanda olduğu gibi bu alanda da futbol topu merkezli ciddi tartışmalara şahit oluyoruz. İşin uzmanları seyircilerin artık tribünleri boş bıraktıklarını, ilgilerinin azaldığı üzerine kafa yoruyorlar. Öyle ya, boş tribünlere karşı oynanan futbolun tadı tuzu olmuyor. Ne seyir zevki kalıyor en eğlencelik yanı. Ancak unutulan bir şey var. Ülke de veya dünya da ne oluyorsa sahalarda o oluyor. Her şeyden önce sormak gerekmez mi. Niye tribünler boş olmasın ya da insanlar ne diye maçlara gitsin. İki saat hoşça vakit geçirmek için maça gidiyorsunuz. Birileri kükrüyor. “ÖLMEYE ÖLMEYE ÖLMEYE GELDİK”…
Ya derdin ne kardeşim? Oturup adam gibi maçını izle, keyfini çıkar, heyecanını yaşa ne diye durup dururken ölmek istiyorsun? Savaşa değil bir maça gitmişsin sonuçta. Olur mu. Ölecek veya öldürecek illa ki. Bununla da kalınmıyor. Rakip takıma, seyircisine, orada olsun, olmasın herkese küfürler, hakaretler, savaş naraları. Futboldan başka her şey var. Tekbirler, ırkçı hamasetler, törenler, linç hezeyanları. İki saatlik eğlence oluyor işkence.
Dünya da başka benzeri olmayan bir uygulamayla sadece milli maçlarda söylenmesi gereken İstiklal marşımızın maçlar da söylenmesinde ki mantığı da kendi adıma anlamış değilim. Boğazlar yırtılarak sözüm ona öyle bir okunuyor ki ne makam kalıyor ne olması gereken saygı duruşu. Ya da ülkenin bayrağını keyfince özelleştiriyor, vücuduna sarıyor, üstüne oturuyor, karşısındakine bir şeyler ima ediyor adeta. Her şey bir birine karışıyor.
Doğal olarak da futbolun asıl izleyicileri uzaklaşıyor. Şaşılacak bir durum da yok aslında. Böyle kurgulanıyor. Özün yansıması bir anlam da. Konunun uzmanları ise hararetli tartışmalarına devam ediyorlar. Yok efendim hakem hataları çokmuş, yok bilmem alt yapı yetersizmiş, büyük paralarla getirilen futbolcular oynamıyormuş…muş..muş..muş. Oysa böyle değil işte. Yaşamın merkezine yuvarlak bir top konulunca her şey yuvarlanıyor, hiç bir şey yerli yerinde durmuyor. Üstelik boş olan sadece tribünler de değil. Kafeler boş, sokaklar, kitapçılar, meydanlar, gönüller boş. Sosyal Medya bile.
Tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN ölmelere değil yaşamlara atan, sevgi dolu yüreklere..
KADİR DAĞHAN- MEZOPOTAMİA NEWS.
Average Rating