DOĞMA GÜN NE OLUR DOĞMA.
Alın yazımız olan
Doğan gün
Yine doğdun
Bilirmisin
Sen doğduğun gün
Kaç Kürdün bedenini
Nişangah tahtası ediyorsun
Bilirmisin
Sen doğduğun gün
Kaç Kürt kızının gelininin
Korkulu rüyası oluyorsun
Bilirmisin
Sen doğduğun gün
Kaç Kürt çocuğunun
Katline ferman çıkarıyorsun
Doğma gün
Ne olur doğma
Kürdistana doğma
Sen doğduğun anda
Pusularda yatan cellatların
Görüş alanlarına
Çocuklarımız giriyor
Sen doğduğun anda
Gecenin koynundaki
Korkuların yerini
Feryat figan alıyor.
Doğma gün
Ne olur doğma
Sen doğduğunda
Ülkemde kan pınarları akıyor
Kürdün kanına
Susamış cellatlar
Tıksırıncaya kadar
Kan pınarlarından
Kürdün kanını içiyorlar
Sen doğduğun anda
Taze körpe bedenlerin
Kanlarının peşine düşüyorlar
Bunun içindirki
Biz Kürtler sana
İyiki doğdun
Bir birimizede
Roj baş demiyoruz
Doğma gün
Ne olur doğma
Kürdistana doğma
Tabiki doğacaksın
Doğ ve tüm dünyayı aydınlat
Güzelliğini herkese anlat
Tüm dünya halkları
Bütün orman ağaçları
Börtü böcek
Kelebek sinek
Yerde kurt gökte kuş
Nasiplerini paylarını alsınlar
Biz Kürtlerin
Payına düşen güzelliğide
Başka halklara ve ağaçlara
Başka börtü böceklere dağıt.
Git bizim ellerden uzak ellere
Oralarda doğ selamlarımızı götür
Onlara şunları söyle
Ben mezrabotandan doğarak
Sizlere geliyorum
Doğmuş olduğum toprakların
Kadim halklarından olan Kürtler
Sizlere selamlarını göndererek
Şöyle sesleniyorlar
Bizler bu toprakların
Asli sahibi olan Kürtler
Bundan tam dokuz yüz kırk beş yıl önce
Yollarda aç susuz perişan
Zebil olmuş bir halka
Topraklarımızın kapılarını açtık
Onları MEVAN eyledik
Soframıza oturtup
Ekmeğimizi aşımızı
Suyumuzu bölüşüp içtik
Düm dünya aleme
Kardeş halklar olduğumuzu söyledik
Kardeşlerimizi ev sahibi edip Yurtlandırdık.
Ancak şimdi
O zebil perişan olan misafirlerimiz
Ülkemizi parçalayıp
Zaptu rapt altına alıp
Beşikteki bebelerimizin
Hamaklardaki çocuklarımızı
Kadınlarımızı kızlarımızı
Geçmışimizi geleceğimizi
Tarumar edip
Zehirli gazlarla öldürüyorlar
Evlerimizi ateşe verip
Şehirlerimizi bombalarla
Yakıp yıkıp viran ediyorlar
Halbuki, biz onların
Kadınlarına kızlarına
Gelinlerinin kuçaklarındaki
Bebeklerine sabi sübyanlarına
Merhamet edip
Misafir etmiştik ocaklarımıza
Biz onların böyle
Bebext olacaklarını bilmiyorduk
Gerçi bilseydik bile
O bebekler sabi sübyanlar
Kadınlar kızlar
Belimizi bükmüş
Dilimizi lâl edip
Kolumuzu kanadımızı kırmıştı
Onları yerde
Aç susuz bırakıp
Başımızı erdiremezdik gökleree
Belki sizler bilmezsiniz ama
Bizlerde ekmeğini aşını yedirip
Suyunu içiren birine
İhanet edilmez diye
Bir gelenek vardır.
Bundandır ki, bunların
Çocuklarımızı hunharca öldüreceklerini
Toprağımızı işgal efip
Evlerimizi başımıza yıkacaklarını
Düşünememiştik diyorlar
Şöyle devam ediyorlar…
( Gerisi açlık grevimin ikinci gününe)
Melik AYGÜL-Tendurek post.
Average Rating