KÜRT DÜŞMANI BAŞKANLIK VE KÜRT DİNAMİZMİ / Teslim TÖRE.

Read Time:6 Minute, 16 Second

“Türk-İslam sentezinin” somut ifadesi olan AKP-MHP ittifakı Erdoğan’ın başkanlık anayasası nedeniyle, fakat esasen Kürt düşmanlığı temelinde kurulmuş durumda. “Esasen” diyorum çünkü MHP yönetimi ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ikna eden ve AKP anayasa taslağının destekçisi durumuna getiren neden, Erdoğan’ın başkanlığı değil. MHP yönetimi ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ikna eden neden, İçişleri Bakanı’nın: “Nisan’dan sonra kimse PKK’nin ismini bile hatırlamayacaktır” dediği Erdoğan devletinin PKK’ye yönelik imha planı olmuştur. Eski Başbakan Davutoğlu’nun ve sonra İçişleri Bakanları’nın değişimi de bu amaçla yapıldı. Söz konusu plan gereği: Hendekler gerekçe yapılarak K. Kürdistan yıkılıp harabeye çevrildi. Yaratılmış olan yıkımla gerillanın hem kazdığı hendekleri hem de kendilerini koruyamadığı duygusu yaratılarak Kürt Halkının iradesini kırıp zayıflatarak, moral değerleri hırpalanıp pörsütülmeye çalışıldı. Söz konusu plan gereği yasal alandaki, HDP, HDP’nin taban örgütleri, DBP ve onun belediye başkanlıkları gibi yapılanmaları cezaevlerine doldurulup güç kırılması yaratılmaya çalışıldı.

 

Erdoğan, kışın K. Kürdistan dağlarındaki gerilla güçlerine darbe vurup, baharda Kandil’e karadan ve havadan saldırı düzenlemek, Kürt Halkında moral yıkımı yaratarak, PKK’yi bitirdiği konusunda sahte zafer ilan etmeyi planlıyor. Bağdat yönetimi ile yeniden ilişkiye girmeleri, Başika üzerinde pazarlık yapmaları da bu planın bir parçasıdır. Rusya ve Suriye yönetimi ile anlaşıp punduna getirir, bu arada Rojava’ya da belli darbeler vurursa amacına varmış olacak. En azından Bahçeli ile yapmış olduğu plan ve anlaşmayı yerine getirmiş sayılacak. Söz konusu süreçte başkanlık referandumu ve erken seçimi yaparak HDP’yi baraj altına iterek Kürt dinamizmini kırıp, Kürt sorununa keyfi bir çözüm ortamı yaratmayı hedefliyor. AKP ya da Erdoğan, Devlet Bahçeli ve MHP yönetimini bu planla ikna etti. Özgürlük Hareketinin yasal alanlardaki yapılanmasına vurmuş olduğu darbeyle, hendek savaşında hendekleri doldurup, kasaba, mahalle, köy ve caddeleri harabeye çevirerek “zafer” ilan etti. Hem yasal, hem de silahlı mücadele alanında Kürt dinamizmini ezmeye yönelik planın iki safhasını yerine getirmiş olduğu konusunda MHP yönetimi ve Devlet Bahçeli’yi ikna etmiş görünüyor.

Kır gerillası konusunda yandaş TV kanalları ve basında yapılan aşırı ve yalan dolu görüntü ve haberlerle MHP ve yönetimini peşlerinden sürüklemeye çalışıyorlar. Erdoğan’ın planının iki amacı var. Birincisi: Erdoğan’a başkanlık referandumu ve seçimi kazandırmak, ikincisi ise: Yaratmış olduğu ortam nedeni ile MHP’ye de fırsat vermek, Devlet Bahçeli’ye Erdoğan’la yapmış olduğu ittifakın yarar getirdiğini göstererek, MHP muhalefetini etkisiz hale getirip dışlama, Bahçeli’nin partiye yeniden hakim olma fırsatını yaratma. Dolayısı ile MHP-AKP ittifakıyla uzun bir süre için Türkiye’yi şekillendirme ve yeniden yapılandırma ortamı yaratmayı hedefliyor. Bir çok köşe yazarı ve politikacı MHP’nin bu işbirliğinden karlı çıkamayacağını, seçim olunca barajın altında bile kalabileceğini yazıp söyleyerek söz konusu işbirliğine anlam veremiyorlar. AKP ve MHP’yi bir araya getiren harcın Kürt düşmanlığı olduğunu göremiyorlar. Bu nedenle Devlet Bahçeli Erdoğan’la yapmış olduğu ittifaktan çok memnun ve mutlu gözüküyor. Söz konusu mutluluk hevesi ile hayatında hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Genel kurul salonunda “vekil ısırma” konusunda keyfinden gülme krizine girdi.

Erdoğan 7 Haziran seçiminden sonra yaratmış olduğu savaş ortamında seçime giderek elde etmiş olduğu başarıyı tekrarlayacağını düşünüyor. Bu düşüncesini Devlet Bahçeli’ye de kabul ettirmiş gibi gözüküyor. PKK, Kürt düşmanlarının yapmakta olduğu bu hazırlıkları görüyor mu, görüyorsa buna karşı nasıl taktik ve planlar geliştiriyor bilmiyorum. Erdoğan 7 Haziran sonrası oynamış olduğu oyun gibi bir oyunu tekrardan hayata uyarlayabilir mi, belli değil. 7 Haziran sonrası savaş nedeni yaptığı, “PKK’li gençlerin” yapmış olabileceği söylenen iki polisin öldürülmesi olayının mahkemesi fos çıktı. Yine öyle bir yanlışa düşülür mü, kestirmek zor. Ama artık Kürt dinamizmi ne PKK’den, ne HDP’den ibaret bir dinamizm değil. Kürt dinamizmi artık bir ya da birkaç örgüt değildir. Kürt dinamizmi Kürt Halkının kendisidir. Kürt Halkının organize, politik, ulusal bilinci, bilgi birikimi, mücadele deneyimi, savaş eğitimi ve öğrenimi, ulusal onuru, kanıyla, canıyla kazanmış olduğu ulusal gururu, maddi ve manevi değerlerin toplamıdır. Kürt Halkının tarihsel ve toplumsal ilerleme süreci de Kürt Halkının bu yapısallığına tanıklık etmiştir. Kürt Halkı, Demirel’in: 28 kere ayaklandınız, 28 kere de bastırdık, şimdi de bastırırız, dediği gibi 28 kez kendi küllerinden yeniden ve daha güçlü bir şekilde tekrar tekrar doğan bir halktır. Geçmişe “ecdâdım” dediğine göre en çok da Kürt Halkının bu tarihsel ve toplumsal gerçekliğini Erdoğan’ın bilmesi gerekir.

Yaptıklarına, hala boş hayaller peşinde koştuklarına bakılırsa anlamış ve gereken dersi de çıkartmış gibi gözükmüyorlar. Erdoğan’ın 7 Haziran sonrası planı kısmen de olsa tuttu. 7 Haziran’da indirilmiş olan tek partili iktidarına, savaş çıkartıp “tekrar” seçime gidip 1 Kasım’da yeniden kavuştu. Söz konusu dönemde Türkiye’de yapmış olduğu Kürt düşmanlığı Erdoğan’a kazandırmıştı. Evet, Erdoğan söz konusu savaştan kazançlı çıktı fakat Kürt Halkı da söz konusu savaştan çok önemli dersler çıkarttı. Çıkarlarının savaşta değil, liderleri APO’nun hayatının derin deneyimlerine ve yumuşak güç politikasının yeteneğine dayanarak, yemyeşil canlı yaşamın imbiğinden süzerek yazılı olarak da manifesto düzleminde kendilerine sunmuş olduğu yol haritasında, yani barışta olduğunu daha iyi anlamış oldular. APO’nun tezleri Kürt Halkının nezaretinde, hayatın süzgecinden bir daha süzülerek kendini doğrulayarak Kürt Halkının olmazsa olmazı konumuna geldi. Kürt Halkı APO’nun kuramını felsefi, ideolojik, politik perspektif boyutu ile daha iyi kavradı. Aynı zamanda Kürt Halkı için en iyi öğretmen olan hayatın verdiği çok iyi de bir ders oldu.
Kürt Halkının bu kadar birikim ve deneyimden sonra aynı fırsatı bir daha Erdoğan’a vermesi söz konusu olmaz. O günden bugüne fazla zaman geçmedi, ama Kürtler açısından köprülerin altından çok sular aktı. APO’nun “önderlik” falan gibi laf kalabalığı arasında kaybedilen kuram ve felsefesi, ideolojik boyutu, liderliğinin önemi savaş içinde, hayat ağacının yemyeşil dalları arasında halkın gözünde daha somut hale geldi. Kürt Halkı savaşın acısını yoğun bir şekilde yaşadı, yaşıyor, fakat siyasal bilinç düzeyi çok yüksek bir seviyeye çıktı. Kürtler büyüyen bu siyasi bilinçle bölgenin belirleyici bir aktörü oldular. Barzani ve örgütü hariç diğer bütün Kürtler resmi bir platform ve resmi belge olmasa da APO’nun kuramsal, ideolojik, politik, felsefi değerleri etrafında, kendi aralarında zımni ve manevi bir ulusal birlik sağlamış durumdalar. Rojava, Şengal, Kandil, Kuzey, İran Kürtleri sağlam bir ideolojik birlik, ulusal ruh hali, örgütlü ve organize bir dayanışma içindeler. Ulusal bağları ideolojik temelde güçlendikçe çok güçlü uluslararası bağlar da geliştirildi. Dünyanın süper güçlerinden birisi olan ABD ile partner olmuş durumdalar.

 

Kürtler, geleneksel ulusçuluk, ulusal modernize ile değil, 21. yüzyılın evrensel boyutlu bir ulusal kuramı olan demokratik ulus, demokratik devlet kuramı ile çok kutuplu dünya konjonktüründeki kutuplar arasında denge güçlerinden birisi ve dengelere ustaca oynayan bir oyuncu durumunda. Rojava, Kürtlerin APO’nun demokratik ulus kuramından üretmiş ve bölgeye kabul ettirmiş olduğu KSF bir bölge fenomeni, aynı zamanda küresel süper güçlerin de üzerinde durduğu bir olgu oldu. Güçlü bir medyası, çok önemli bir entelektüel birikimi var. Diplomasi dahil Türkiye ile bütün alanlarda rekabet edebilecek birikimlere sahip. Artık 7 Haziran sonrasında yapılmış olan basit politik oyun ve budalaca manevralarla Kürtlerden kazanç sağlamak çok gerilerde kaldı. Erdoğan şuna buna “kalitemde değilsin” diyor fakat kendi ‘kalitesi’ Kürtlerin bu gerçekliğini görmeye yetmiyor. Erdoğan’ın, Devlet Bahçeli ile birlikte Kürt düşmanlığı temelinde yapmış olduğu bu kahpe plan da: Suriye’nin “Eset git” planı, bölgede bir Sünni İslam hilali oluşturma, “derinlikli strateji” temelinde yeni Osmanlılık yaratma, BOP’un eş başkanı olup bölge egemeni üst devleti olma vb. bütün planları gibi çökecektir.

Çökmekle kalmayacak, Erdoğan ve başkanlık sistemini de çökertecektir. Kürtlerin tarihsel ve toplumsal ilerleme sürecinin yaratmış olduğu doğanın diyalektiği ile çakışan dinamizmi, eşyanın tabiatı gereği hiçbir güç tarafından geriye itilemez, ezilemez, yok edilemez. Kürtler sadece bir dinamizm olarak bölgedeki toplumsal ilerlemenin lokomotifi işlevi görmüyorlar.  Aynı zamanda global dünya sisteminin üretmiş olduğu ırkçılık, şovenizm ve yabancı düşmanlığı zehirlenmesine karşı panzehir işlevi görecek demokratik ulus kuramı da sunuyor. Kürt ulusunun taşımış olduğu bu çok yönlü yetenek ve onunla mücehhez dinamizm, örülmek istenen Kürt düşmanlığı başkanlık tarafından yok edilemez. Tersine, yok olur!

 

Teslim TÖRE-Tendurek Post.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: