KEŞKE GÖRMESEYDİM AMA RESİM ÇOK NET…

Read Time:2 Minute, 27 Second

Her insanın mutlaka yaşamı boyunca “keşke ölseydim de bu günleri görmeseydim.” dediği anlar olmuştur. Çünkü ağır travmalara, yıkımlara neden olunmuştur. Söz gelimi öyle zaman dilimleri vardır ki yaşananların tanığı ya da mağduru olmamak için insan oğlu seve seve canını vere bilir. Yaşanan vahşetler, afetler, ölümler ya da bir dostun ihaneti… Böylesi anlardır.

 

 Bazen de öyle dönemlerden geçilir ki bir önceki dönemi arar hale geliriz. Örneğin ölümsüz insan Yılmaz GÜNEY’in DUVAR filminde böyle bir ikilem çok anlamlı bir şekilde irdelenir. Bir çocuk cezaevinde her türlü insanlık dışı uygulamalara uğrayan çocuk mahkumlar bu cehennemden kurtulmak için direnir, isyan eder, yangın çıkarırlar ama sonunda başka bir ceza evine nakledilmeyi başarırlar. Ne var ki gittikleri yeni ceza evinde daha ilk gün karşılaştıkları vahşetler karşısında önceki ceza evini bile arar duruma düşerler. Bir zamanlar anayasa da141,142,163..gibi İNANÇ VE DÜŞÜNCEYE ambargo koyan maddeler vardı mesela. Demokratik tepkiler, protestolar sonucu kaldırıldı ama yerine ikame edilen uygulamalar keşke kaldırılmasaydı dedirtti.

 

 Darbeler, OHAL’ler bir birini izledi ve her biri bir öncekine rahmet okuttu. İçinden geçtiğimiz zaman tünelinde benzer tekrarlar yinelenip duruyor ne yazık ki. Her dönem bir öncekini aratıyor. Keşke görmeseydikleri yaşıyoruz yeniden ve yeniden. Ancak zaman tünelinde ilerledikçe resimler siyah-beyaz ve flu olmaktan çıkıp netleşiyor da. Her şey tüm ayrıntıları, renk ve detaylarıyla görülüyor artık. Hiçbir riyakarlık gizlenemiyor. “Biz şunlarla kardeşiz, bunlarla dostuz, filanlarla sorunumuz yok, teröre karşıyız” söylemleri hava da kalıyor. Pratiğin koyuluğu teorinin griliğini çöpe fırlatıyor. Söylenenlerle yapılanlar arasında ki fark açıldıkça uçurum da büyüyor ne yazık ki. Yasaklarla, hamasetlerle kapanmıyor artık.

 

 Bir yandan kardeşim denir, birlik-beraberlik nutukları atılırken sınır tanımaz linçlerin, yağmaların resmini dünya görmedi mi sanılıyor. Resimlere düşmese bile yüreklere kazınan görüntüler unutulur mu sanılıyor. İşinde gücünde olan esnaf, ana dilini konuşan her hangi bir bireyin yaşadığı linçler hangi fotoğraf karesinde gizlene bilir…

 

 Teröre karşı mücadele diyerek, aynı anda yüzlerce Yasal parti binalarının- ki onlar bir devletin olmazsa olmaz meşru varlıklarıdır- hangi amaçla, hangi yetkiyleyakıldığı, yağmalandığı, kundaklandığı çok net görülmedi mi. Hak dini, barış dini diyerek tekbirlerle, sloganlarla inançların nelere alet edildiğini de gördü dünya. Bu gün sözüm ona EVET’lerle, HAYIR’larla bir birine karşıymış gibi verilen görüntülerin bir Millet Vekiline karşı aynı ses, nişadır sürülmüş gibi yerlerinden fırladıkları aynı hezeyanlarla aslında ne kadar iç içe oldukları gözler önüne bir kez daha serilmedi mi. Üçü bir aradalar fotoğrafta aynı pozu vermediler mi.

 

Diğer yandan hiç bir şey olmamış gibi hala sosyalizm, kemalizm, işçi sınıfı, birlik-beraberlik… dersleri veren sözde aydınlar, ilericiler, dost bilinenler. Ya onlar. Yalanlarına devam etsinler bence. Ki onlar da bunu yapıyor zaten. Ancak resmin en net görüntüsü onlara ait.Bu gün bu kadar feveran etmelerinin de bir inandırıcılığı yok ayrıca. Zira bu gün şikayet ettikleri yaşananların mimarları geçmişteki tekçi, inkarcı, yasakçı uygulamalarıyla bizzat kendileridir. Ve tarih ne onları ne de miras bıraktıkları resimleri hiç unutmayacak. Unutmuyor da.

Yaşamdan ve insandan yana tüm yüreklere tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN.

 

 

KADİR DAĞHAN-Tendurek Post

About Post Author

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: