HDP DİRENİNCE SİSTEMİN KODLARI ÇÖZÜLMEYE BAŞLAR.

Read Time:6 Minute, 16 Second

Türkiye Cumhuriyeti sistemi üçlü sacayağı ideolojisi üzerine oturtuldu, sistem bu üçlü ideolojik sacayağı üzerine monte edildi. Bu her üç ideoloji kanın, katliamın, soykırımın, cinayetlerin, gözyaşının ürünü olarak şekillendi. Söz konusu ideolojinin şekillenmesinin ana odak noktası 1915 Ermeni, Süryani, Keldani, Ezidi soykırımı sürecidir. Osmanlı feodal bir imparatorluktu. Egemen ideolojisi burjuva ya da ulusal ideoloji değil, feodalizmdi. Türk ulusal ideolojisi İttihat ve Terakki gibi olgularla Osmanlı sistemi içinde oluşup gelişti. Toplum içerisinde sadece milliyetçiliği değil dini de kullanarak serilip serpildi. Bu konudaki en önemli fırsatı 1915 soykırımında yakaladı. 1915 Ermeni, Süryani (Seyfo) soykırımı sadece devletin uyguladığı bir soykırım değildi. Devlet güçleri ile birlikte toplumun da yaptığı bir soykırımdı. İttihatçılar bunu özellikle yaptılar. Toplumu ajite ettiler, komşuları olan Ermeni, Süryani, Ezidi kim varsa onlara saldırttılar, katlettirdiler. Bu vesile ile toplum içinde dînî ve şoven duygu ve düşünceleri güçlendirdiler. Bu şoven ideolojiyi besleyip geliştirerek T. Cumhuriyeti devletinin temel ideolojisi olarak şekillendirdiler. 
 

Söz konusu ideoloji Türk kimliğinin dışında kalan kimliklere, özellikle de Kürt kimliğine; Sünni İslam inancının dışında kalan, özellikle de Alevilere, devrimci, demokrat, sosyalist ideolojilere karşı kemikleştirilerek, katı bir devlet ideolojisi haline getirdiler. Devlet bu ideolojisine denk olarak politikalar belirledi. Ermeni, Süryani gibi ulusal kimlikleri zaten 1915 soykırımında bitirmişlerdi. Geriye kalanların “azınlık haklarını” ise Lozan’da koşullara bağlamışlardı. Bin bir hile kullanarak Lozan’da Kürt ulusunu “azınlıklar” arasına dahil etmemişlerdi. O nedenle Türk kimliğinin dışında ulusal kimlik olarak Kürt kimliği kalmıştı. Bu bağlamda Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkına düşmanlığı, T. Cumhuriyeti’nin temel hedefi olarak belirlemişlerdi. Kürt düşmanlığı devletin temel hedeflerinden birisi olarak belirlendi. Devletin bir diğer ideolojik temeli olan Sünni İslam dışı inançlardan, Hıristiyanları soykırımla bitirmişlerdi. Hıristiyanlığın geleceğini ise Lozan’da anlaşmalara bağladılar. Geriye Alevilik kalmıştı, Aleviliği de devletin hedef tahtasına koyarak baskı altına aldılar. Devrimci demokrasi ve sosyalizm, T. Cumhuriyeti devletinin düşmanı olmaya devam etmiştir ve ediyor. 
 

CHP bu devletin kurucu partisidir. Söz konusu ideolojiler CHP’nin de temel ideolojisidir. Esasında CHP’nin altı oku da, Kemalizm’in harcı da bu üçlü sacayağı temeline oturur. CHP’nin altı okunun içinde devrimcilik de var. Ama devrim oku son derece güdük ve akim kalmış, milliyetçilik oku hep ön planda olmuştur. Var olan sistem partilerinin tümü CHP’nin yavrusudur, tümü CHP doğumludur. DP (Demokrat Parti) CHP’nin içinden çıktı, CHP’den ayrılarak kuruldu. Sistemin irili ufaklı bütün partileri de DP’den doğdu, onun oğlu, kızı ve torunları konumundadırlar. O nedenle tümünün temel ideolojisi CHP’nin üç temel saç ayağı üzerine oturtulmuş, sağına soluna da başka ideolojik yamalar yapılmıştır. Tümü evvelemirde Kürt, Alevi, devrimci demokrasi ve sosyalizm düşmanıdır. O nedenle de sistem partisinin ismi ne olursa olsun, kendini hangi biçimde tanımlarsa tanımlasın Kürt, Alevi, devrimci demokrasi denince hepsi bir araya gelir ve aynı yatağa girerler. Hatta kendine TKP ya da başka sol bir isim kullanan fakat sosyal şoven olan bazı partiler bile Kürt deyince; Celal Başlangıç’ın deyimiyle: Devrimciliği bile “teferruat olarak” görüyorlar.
 

Erbakan ve onu takip eden sağcı, dinci liderler kendilerini ne kadar “Anti-Kemalist” ilan edip gösterseler de Kemalizm’in ürünü olan üçlü sacayağına bağlılıklarında en ufak bir kusur etmezler. Erdoğan her ne kadar “vesayeti” yıktım, Kemalizm’i devlet ideolojisi olmaktan çıkarttım dese de devletin üçlü temele dayalı ideolojisi egemenliğini koruyor. Sadece devletin resmi dini olan Sünni İslam’ı daha öne çıkartıp mahalle baskısına dönüştürdü, hepsi o kadar. Devletin üçlü sacayağı olan ideolojisinin Kürt, Alevi, devrimci demokrasi düşmanlığını daha da tırmandırarak bu ideolojiye bağlı kalmaya devam ediyor. Sadece AKP değil, sistem partilerinin hepsi Anti-Kürt, Anti-Alevi ve Anti-devrimci demokrasi ve sosyalizm eksenindedirler. Aleviler biraz pasif kalsa da; Kürtler, devrimci demokratlar onlarca yıldır bu üçlü sacayağı olan ideoloji ve onun savunucusu devlet ve partilere karşı amansız ve zorlu bir mücadele verdiler. Ama ilk kez söz konusu ideolojinin sahibi sistem, onun savunucuları partiler, içinden çıkamayacakları bir konuma düşerek toptan bir çöküş yaşıyorlar. Aslında bütün bir kapitalist dünya zor günler yaşıyor. Global kapitalist sistem ideolojik, politik, yapısal olarak çok önemli bir çıkmaza girmiş durumda. ABD ve AB gibi global kapitalizmin anamalı ülkeler bile ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Global kapitalizmin yaşamakta olduğu global çöküşün en yoğununu, megalomani hastalığı nedeni ile pusulasız, öngörüşüz, toplumsal ortak akılsız kalmış olan Erdoğan Türkiyesi yaşıyor.

Erdoğan, yukarıda sözünü etmiş olduğum devletin üçlü sacayağı üzerine kurulmuş ideolojisi temeline bambaşka bir sistem oturtmaya çalışıyor. O nedenle de korkunç bir doku uyuşmazlığı yarattı ve çözülmesi zor bir denklem içerisine düştü. Devlet ideolojisi temelinde oluşmuş olan ve sistemi koruyan üç partiden (AKP, MHP, CHP) birisi, yani CHP diğer sistem partilerinden kopup, ideolojik olarak değil fakat siyasi olarak Kürtlerin, Alevilerin, sol ve sosyalistlerin oluşturmuş olduğu HDP’nin bulunduğu kulvara doğru gelmeye başladı. T.C. Tarihinde ilk kez böylesi bir şey oluyor. Ecevit 74 seçimleri ve devamında sol gösterip sağ vururken devrimci demokratları, solu kendi yanına çekmişti. Sol laflar etmişti ama solun yanına gitmemiş, solu kendi kulvarına çekerek eritmeye çalışmıştı. CHP kendi tarihinde ilk kez solu yanına çekmiyor, çekemiyor, kendisi istemeyerek, zorunlu olarak solun yanına kayıyor. 

Tezkerelerin çıkartılmasında, HDP milletvekillerinin hapse konmaları amacıyla dokunulmazlıkların kaldırılmasında, Yenikapı ruhunun yaratılmasında CHP hep AKP’nin yedek lastikliğini yaptı. Ama AKP biraz da yetmezliğinden Başkanlık sistemini MHP’yi de yedeğine alarak, CHP’yi açık açık sistem dışına biraz da bodoslamadan atmaya kalkınca CHP ciyakladı. Eğer Erdoğan biraz daha usturuplu olarak, CHP’nin de sistemin kıyısında köşesinde bir yerlerde kalacağı şekilde bir politika izlemiş olsaydı: CHP bu son zamana kadar olduğu gibi AKP’nin yedek lastiği olmaya devam ederdi. Erdoğan’ın yetmezliği CHP’yi bugünkü konuma itti. Bu yanlış politika sebebi ile CHP doğal ve zorunlu olarak karşı safa geçti ve canhıraş bir kapışma sürecine girdi. Doğmuş olan bu sonucun önemli nedenlerinden birisi de HDP’nin Erdoğan devletinin düşmanca ve acımasızca uygulamış olduğu baskı karşısında çok önemli ve görkemli bir direniş göstermiş olmasıdır. HDP şanlı bir direniş gösterdi. HDP’nin göstermiş olduğu direniş, toplumun namus taşıyan kesiminde çok önemli bir masumiyet duygusu geliştirdi. AKP devletinin plan ve tahmininin tersine HDP bitme değil, var olma ve büyüme rüzgarı yakaladı. Bu durum sadece sistemi değil CHP’yi de düşünmeye zorladı. Sistem panik hali CHP’yi, özellikle Deniz Baykal’ı da panikletti.
 

Sistem, yukarıda belirtmiş olduğum yöntemleri uygularken CHP de hem sistem dışına itilmekten kurtulmak hem de HDP’yi bitirip oylarına konma amacıyla dokunulmazlıkların kaldırılmasını sağladı. Bu bağlamda, Ecevit taktiği uygulayarak HDP’nin oylarına oynamak amacıyla ‘sola kaymak’ gibi yapmak isterken sola kaydı. HDP’nin başlatmış ve devam ettirmekte olduğu soylu direniş Erdoğan’ın baskısını boşa çıkarmış olduğu gibi CHP’nin, HDP’nin oylarına konma kurnazlığını da boşa çıkartı. Bu gerçekliği sezen Baykal çok tedirgin oldu, bir an önce Erdoğan’la görüşmenin telaşına düştü. Başbakan Binali Yıldırım da öyle. O da Kılıçdaroğlu’nu markaja alamaya çalışıyor. Çünkü çıkmaz bir sokağa girdiler. Öyle bir çıkmaz ki: Kazansalar da kaybetseler de kaybedecekleri bir çıkmaz sokak. Genel kurula sunmuş oldukları Anayasa taslağı kelimenin gerçek anlamı ile başlarına bela kesildi. İki ucu kirli değnek gibi genel kuruldan geçse bir türlü, geçmese bir türlü. Taslağın kurgulandığı gibi tek tek maddeleri ile oylanarak geçmesi hayli zorlaştı. Geçse bile referandum sonucu hiç belli olmayan bir sürece girildi. Sistem ideolojisi, devlet yapısı ve politikası ile 7 rihter ölçekli bir deprem yaşıyor. Dış politikası: BOP eş başkanlığının, Suriye politikasının, Mısır Rabiası’nın, İslam liderliğinin, bölgede bir Sünni hilali oluşturup lideri olmanın, AB ve ABD ile ilişkilerinin, Rus ayısının diplomasi kazığına dolanmanın sonucu çöktü. Her şey ‘yeni baştan’a dönüştü. Bugüne kadar en büyük dayanağı olan savaş, artık yorgunluk sinyalleri veriyor. El BAB’a girdi fakat aylardır çıkamıyor. El BAB’dan girip, Membiç’ten, Rakka’dan çıkıp, Musul’u fethetme palavralarının tümü bitti. Ekonomi korkunç sinyaller veriyor. Sistem ideolojisi, ekonomi-politiği ile birlikte çöküyor. Besbelli HDP direnişi artırdıkça çöküş hızlanacaktır. 

Teslim TÖRE- Tendurekpost 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: