

İNSANİ KORKULAR…
Korku canlı yaşamın doğasında var olan ve aynı zamanda İNSANİ bir reflekstir..Üzülmek,sevinmek,öfkelenmek…gibi korku duymakta canlı olmanın özelliklerinden biridir..Karanlıktan,öldürülmekten,işkenceden,kaza geçirmekten,dayak yemekten…
korkarız..normal ve insani bir reflekstir. Orantısız,acımasız,zalim bir güce karşı çaresizliğin dışa vurumdur…
Bu yüzden KORKU duygusunu insanlara bir suç gibi yüklemek haksızlıktır…
Hele bu korku insanın ailesi,yakınları,çocukları ile ilgili kaygılardan kaynaklanıyorsa anlaşılması gereken bir durumdur…
Anlaşılmalıdır da…
Unutulmasın ki çocukları veya yakınları adına duyulan korku aynı zamanda onları korumak için kendisini feda etmekten çekinmeyecek büyük bir cesaretin kendisidir de…
Ancak bazı korkular vardır ki bunları insani görmek,insani refleksler olarak kabul etmek mümkün değildir…
Söz gelimi saltanatım biter korkusu ya da celladın katlet tikçe aynı akıbeti yaşayacağının korkusu veya aldat tıkça hep aldatılacağı hissiyle duyulan korkular gibi..Örnekleri çoğaltmaya hiç gerek yok.
Tarih ve yaşam bu örneklerle
doludur..Bu yüzden insani olmayan korkuların musallat olduğu kişi veya gruplar gün be gün daha acımasız,daha zalim olurlar..Çünkü sona geldikçe panik ve zulüm sınır tanımaz seviyeye çıkar..Korku, soluduğu havaya kadar sarar dört bir yanını..Anadolu da zalimlere “ZULMÜN ARTSIN.” diye beddua edilmesi bu yüzdendir..Zira bilinir ki zulüm arttıkça sonu da yakındır zalimin..
Bir zamanlar bir sözüyle binleri katleden,bir işaretiyle dünyayı durduracağını düşünen eli kanlı zalimlerin LÖGAR kapaklarının altına gizlenecek kadar aciz ve zavallı durumlara düşmeleri böyle korkuların neticesidir işte…
Yüzlerine tükürecek kimsenin bile kalmadığını gördüklerinde kudretl’er inden geriye kalan lağım kokularıdır artık..
Zalimler korkaklığın kitabını miras bırakırken yeni korkaklara, yaşamın tarihini yazan ve yazacak olanların cesareti de yazılmaya başlanır diğer yandan..Son günlerde yeniden yazılıyor ve yazılanların tam da ortasında duruyor yaşamdan yana olanlar…
Dört bir yandan korkunun her türlüsü bombalanırken, romanlara,masallara sığmayacak cesaretlerinin de yazılmaya başlanan inatçı DİRENİŞ’lerine şahit oluyoruz hep birlikte…
Rakamlarla sonuçlara varmak,kendilerinin söyleyip kendilerinin inandıkları söylemlerin,yalanların yaşamın pratiğinde hiç bir anlamı ve gücü yok artık…
Yalanlar bir bir sönerken gerçekler daha gür,daha aydınlık,daha öz güvenli,daha kararlı
yürümeye başlıyor çünkü…Adımlar küçük atılıyor olsa da..
Gerçeklerin kararlılığında geri adım atmadan yürüyen,insan yürekli,namuslu tüm
BARIŞ yolcularına tek değil tüm dillerden SELAM OLSUN
Kadir Dağhan-Tenturekpost
Average Rating