ANILARIN ÇÖPÇÜSÜ…

Read Time:2 Minute, 56 Second

aslında sokağın başına gelmiştim.aradığım ev hemen hemen üç dört bina ötemde kunduracı rıza dayının bitişiğindeki maviye boyalı yerdi.
fakat bir türlü o sokağa giremiyordum.tedirginlik gittikçe artıyor, neredeyse kalp atışlarımı duyuyordum.aslında onunla ilgili duymaktan korktuğum şeyleri duyacakmış,otuz yıllık bendeki anıları alıp götürecekmiş gibiydi yüreğim.

Tamı tamına otuz yıl geçmiş bir zamanın ardında,beni oraya sürükleyen nedenlerin kısa aralıklı hafızaları arasında,kendimde eksik kalmış bir hesaplaşmanın yarım kalmış bir yüzleşmenin,çoktan hükmü düşmüş bütünleşmenin,inatçı bir bilinmez hırçınlığı sarmıştı bedenimi.

Onun ilk, orada bir sandalyede otururken görmüştüm. o kır saçlarının lüle,lüle anlını kaplamış küçük kıvrımları,güneş yanığı geniş hatlarına bir nakış edasıyla kondurulmuştu.kalın kaşları arasından deniz mavisi gözleri dayanılmaz bir ezgi yaratıyordu. uzun gür saçları bakımsız fakat,hep giydiği o balıkçı kazağının renkleri arasında ona daha çok bir anlam katıyordu. 

kısmen sararmış bıyıkları arasından sarkan yenice sigarasını çekerken,bitmek bilmez duman sarmalları içinde üç,dört günlük sakalını sıyırıp geçer giderdi.demli çayın yudumları arasına kondurulmuş lezzet şapırtılarını hatırladıkça,çay keyfini hep onun o anlarıyla bütünleştirirdim.

Hiç çocuğu yoktu. koskoca atmış yılına en az bir iki evlilik sığdırdığını yöre ahalisinden duyardık .o köye yerleşeli çok olmamıştı.fakat herkes onu sanki yıllardır tanıyormuş gibi kabullenmiş sevmişlerdi. ben onu bir yaz tatilinde tanıdım.tesadüfen o köyde konakladığım zaman tanışmıştım çöpçüyü.
evet ona çöpçü diyorlardı.ama o sizin bildiğiniz çöpçülerden değildi. anıların çöpçüsü diyorlardı ona. aslında o adı kendisi kendisine takmış.
söylendiğine göre bir zamanlar o çok dert dinleyen adammış. yediden yetmişe herkes ona gider içini döker rahatlarmış.eğer bir yerlerde bir konuda görüş belirtmesi gerekirse,gelin ben size anı çöplüğüm den anlatayım diye başlarmış lafa.o yüzden ona kısaca çöpçü diyorlardı.

Geldiği şehirden niçin ve neden geldiğini hiç kimse bilmezmiş.dert dinler ama hiç derdini anlatmazmış.bir şeyler anlatırsa da hep bir başkalarının anlatılandan anlatırmış.kıstas yaparmış.aslında onu tanıdığımda arkamda kalmış hüzünlerimi birlikte taşımıştım oraya. unutulması gereken bir zamanla yarışta hiçte çekici gelmemişti o. 

Deşilesi yaraların mazereti olacak bir çakal uğultusuydu bendeki anılar.onunla asla paylaşılmayacak kadarda gaddardı.sızıların zıpkın acısı gibi delip geçen şeylerin bir tekrarı o kadar anlamsız ki,dökülen yalnızca acıydı .yaşlı bir ihtiyarın o bilindik,her zamanki atarların da ezilmek hiçte makul gelmemişti bana.gurur her şeyi kap karanlık yapıyordu.öğüde karnım tok ama geleceğe acısıyla sınanan duygularım vardı.onun önüne atılamayacak kadar kutsal bana özdü acılarım.sıradan ve olağan olmayacak kadar bir yaşanmışlıktı. değerliydi.herkes olamazdı.çünkü ben,ben,bendim. asla herkes olamayacak kadar bendim. özeldim. baş kahramınıydım yazılmamış bir romanın.suskunluğunda yaşanandım.öylede kalmalıydı.

Ona hiç anlatmadım.dertleşmedim.hatta sormasına dahi izin vermedim.ne sordu,ne deşti nede merak etti.ama biz büyük bir dostluğun oltalarını attık derin deryalara.birlikte güldük,birlikte gittik hovardalığa.tüm dillerde felsefe yaptık,gönül kaptık,hoyratça yedik,içtik günleri.ama asla,hiç ama hiç paylaşmadık anıları.
son gün geldiğinde son yükümü koyduğumda bagaja belirdi yanımda.elini omuzuma attı ve sağ ol dostum dedi.ben asıl teşekkür etmem gerektiğini söyleyecektim ki,hayır dost,ben bunca seninle yaşanana değil, senin geleceğinde yaşanan biri olduğum için teşekkür ediyorum.ben sende beni en sonunda buldum anlaya bildim demişti.yaşam şimdi dahada anlamlı oldu benim için.anılarda yalnız değilmişim.geçmişini,geleceğini,anasını ,avradını, acılarıyla tadan bir insan tanımaktan zevk aldım demişti.

Yıllar geçmişti…aslında beynimi kemiren o cümlelerin peşinde,bir şekilde, yine orada gerçeklerin cevabını,kendi gerçekliğimde hala arıyordum.
işte o sorularla günler geçmiş,onu son istirahtakahında ziyaret etmiş.baş ucunda bir şişe şarap açmış.yarısını içmiş, yarısını ona vermiştim.
ben mi ? sonunda, bende küçük bir ege sahilinde şirin bir köyde çöpçülük yapıyorum……  

Erkan Polat – tendurekpost.

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: