STRATEJİK DERİNLİK ÇÖKTÜKÇE LAHEY YAKINLAŞIYOY

Read Time:4 Minute, 19 Second

IMG_0281


Türkiye Suriye’de çok derinlere daldı ve geri dönemiyor. Suriye’de ve Kuzey Kürdistan’da yapılanlar Türkiye’yi Uluslararası Adalet Divanı’na götürecek kadar büyük. Esad rejiminin ayakta kalması ve YPG’nin her geçen gün daha da güçlenmesi ve yeni yerleri özgürleştirmesi; dünyanın iki süper gücünden biri olan ABD’nin YPG’den yana tavır alması, Rusya’nın da rejimi kararlılıkla savunması Ankara için adeta felaket senaryosu olmuş durumda. Bir de buna Kürd düşmanlığı eklenince artık Erdoğan AKP için sonun başlangıcı gibi görünüyor.

 

Suriye’nin ilk Alevi devlet başkanı olan Hafız El Esad’ın kendisini Sünni Müslüman çoğunluğa kabul ettirmek için bir takım girişimlerde bulunduğunu, kişisel servetinin bir kısmını Humus’taki medrese ve dini kurumlara bağışladığını biliyoruz. Beşşar Esad da tıpkı babası Hafız El Esad gibi Alevi-Sünni çatışmasını önlemek için Cuma namazları kıldı. Ancak sorun çözülemedi.

Bu durum Suriye’de Alevi bir yönetimin hep problem yaşadığını gösteriyor. Suriye’nin bağımsızlığına kavuşmasının ardından siyasi çalkantılarda etnik ve mezhebi farklılıklar hep kendini gösterdi. Özellikle ordu içinde Alevi, Sünni, Dürzi ve Hıristiyanlar arasındaki klikleşme, güç mücadelesinde mezhepçi karakterlerin öne çıkmasına neden oldu.

Baas Partisi ise daha ideolojik bir kamplaşma yarattı ve yeni dönemde iktidar mücadelesindeki mezhebi karakterler geriledi. Ancak Baas’ın iktidarın yaslandığı sosyal tabanı değiştirmesi, yeni elit profilin kentten kırsala kayması ve toprak reformu gibi programların devreye girmesi hakim yapıları rahatsız etti. Yeni muhalefet kendini İslami söylemlerle maskeledi.

Bu noktada bayrağı devralan Müslüman Kardeşler hızlı bir şekilde dönüşerek silahlı mücadeleye saptı. Rejime itiraz özellikle Hafız Esad döneminde mezhepçi bir dille kendini açığa vurmaya başladı. Yani Esad’a yönelik muhalefet onun mezhebi üzerinden geliştirildi. Mezhebinden dolayı Esad’ın kendini kabul ettirme sorunu geniş kitleler nezdinde değil, İslamcı muhalefet açısından varlığını sürdürdü. Sonuçta Hafız Esad etkili Sünni çevrelerle ittifak kurmayı da başardı. Müslüman Kardeşler’in aksine yönetimin söylemlerinde mezhepçi ton olmadı. Verilen demeçlerde buna çok dikkat edildiğini biliyoruz.

Suriye liderlerinde “Benim Sünni vatandaşım, benim Kürd vatandaşım veya benim Alevi vatandaşım” gibi bir söyleme rastlamak zor. Devlet medyasında da bu konu tabudur. Toplumda da bir insana mezhebini sormak normal karşılanmaz. Beşşar Esad da babasının yolundan gitti ve kamuoyunun önünde bir Sünni gibi yaşadı. Belki eski yaraları deşmemek ve koz vermemek için ama toplumun hak talebinde de kulaklarını tıkadı.

Ne var ki 2011’de patlak veren isyan da 1970’lerde olduğu gibi kısa sürede mezhepçi bir karaktere büründü. Suriye’de mezhebi hatlar çatırdadı, insanlar başlangıçta ayrıştı ama, başta Kürdler olmak üzere Suriye halkları daha fazla tuzağa düşmedi ve rejimle olan meselenin bir mezhep savaşına gitmesine izin vermedi.

Yani kimi taşeron silahlı gruplar “Hıristiyanlar Beyrut’a, Aleviler İran’a, Kürd’ler mezara ” diye işe koyulmuş olmasına, mezhep ve etnik farkı gözeterek yapılan saldırılara ve misilleme saldırılarına rağmen, Suriye’deki kriz salt bir Sünni, Alevi, Kürd savaşına dönüşmedi. Kürtlerin tercih ettiği üçünkü yol stratejisi hem Suriye halklarına hem de Kürdlere büyük kazandırdı. Bu politika ve stratejinin doğru olduğu pratiğiyle de açığa çıkmıştır. Yıllardır bastırılmış, her türlü zülme maruz kalmış, hiçbir haktan faydalandırılmamış, hatta bir kimlik dahi verilmemiş Kürdler bugün koskoca bir ordu kurmuş, neredeyse Batı Kürdistan’ın tamamını kontrolleri altına almış duruma gelmiştir.

Aynı zamanda Batı Kürdistan, Kürdlerin sesini bütün dünyaya duyurmuş, Kürdleri bütün dünyaya tanıtmış ve Kürtlerin dünyada saygı duyulduğu bir halk olmasına vesile olmuştur.

Suriye’deki sorunu bir Alevi rejimi sorunu olarak da görmemek lazım . Orada temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı, muhalefetin nefes alamadığı, tek tipçi ve baskıcı bir rejim sorunu vardı. İlk başlarda Türkiye, Körfez ülkeleri ve Batı ittifakı tarafından silahlandırılan gruplar ve ithal militanlar üzerinden yürütülen vekalet savaşı kitleler nezdinde bu sorunu da öteledi. Öncelik rejimi değiştirme çabasından ülkeyi koruma savaşına doğru değişti.

Savaş sürerken rejim ister istemez dönüşüyor. Artık Esad gitse de gitmese de Suriye eski Suriye olamaz. Bu çatışma ortamında birçok yasal düzenlemeler yapılsa bile bunların anlamlı bir şekilde hayata geçirilmesi elbette kriz ortamından çıkılması ile mümkün.

Türkiye Suriye’de çok derinlere daldı ve geri dönemiyor. Suriye’de yapılanlar, Türkiye’yi Uluslararası Adalet Divanı’na götürecek kadar büyük. Rejimin ayakta kalması Ankara için felaket senaryosudur. Bugün Erdoğan’ın ”bizim amacımız zalim Esad’ın hükümranlığına son vermek, bunun için Suriye’ye girdik” demesinin temel nedeni de budur. Daha sonra Putin tarafından her ne kadar kulağı çekildiyse de ve Erdoğan bu söylemlerinden geri adım atsa da, bu geri adım atması niyetinin ne olduğunu örtbas edemeyecektir.

Son olarak Suriye rejim güçlerinin Haleb’te ilerlemesi Haleb’in her an düşme ihtimalini güçlendirmektedir. Haleb’in kontrolü tamamen rejim güçlerine geçtikten sonra Esad’ın Türkiye’ye karşı sesini çok daha fazla yükselteceği ve Türkiye’nin derhal Suriye topraklarından çekilmesini isteyeceği, bu bağlamda başta BM ve uluslararası bütün kanalları kullanacağı aşikardır.

Erdoğan ve AKP hiç olmadığı kadar köşeye sıkışmış durumdalar ve Erdoğan kıvırdıkça kıvırıyor. Dün söylediği lafın arkasında durmayarak Putin’i arıyor, yalvar yakar özür diliyor, ‘benim sözlerim yanlış anlaşıldı’ diyor ve ‘biz orada tamamen güvenlik amaçlı bulunmuyoruz’ diyor. Yani güvenlik dediği şey Kürtlere karşı orada olduğunu bütün dünya biliyor, onun için bu da tutmaz, tutmadı, tutmayacaktır da.

Nitekim artık Türkiye, Suriye konusunda ABD tarafından desteklenmiyor. ABD’li yetkililer Kürtlerle olan ilişkilerinin stratejik ilişkiler olduğunu deklare ettiler. Onun için Erdoğan’ın çemberi her geçen gün daha da daralıyor. Rakka operasyonu başarıyla sonuçlanırsa ki başarıyla sonuçlanacağı kesin gibi, işte o zaman; stratejik derinlik çöker Lahey başlar.

 

FECRİ DOST – TELETEX NEWS24 

Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Yorumunuz için teşekkür ediyoruz en kısa zamanda size cevap verilecektir selamlar .

%d blogcu bunu beğendi: