
UUS DEVLET TUTMADI, KÜRDLER BOYUN EĞMEDİ /FECRİ DOST
Türk ulus-devlet projesi tüm bir ulusun maddi ve manevi değerler birikimiyle devletin ve dar bir oligarşik elitin emrine, hizmetine koşma projesidir. Tersine devletin toplum için var olduğu ve toplumun hizmetinde bir devlet olarak varlığını sürdürdüğü propagandası bu gerçeği örtme girişiminden öte bir anlam ifade etmemektedir. Milliyetçilik günümüz devlet modeli anlamında ulus devletin dini olarak bu gerçeği en yalın biçimde göstermektedir. Türk ulus-devletçiliği de bunun üzerinden inşa edilmiş sanal milliyetçilik projesinin sonucudur. Irkçılık, milliyetçilik, inkar, asimilasyon ve katliamlarla bu işler olmuyor işte.
Türk ulus-devlet projesi ve onun dini olarak milliyetçiliği özü itibariyle sonradan yaratılmış sanal bir gerçeklik olup Mezopotamya’nın tarihi ve toplumsal varlıklarıyla köklü bir savaşı ve inkâr ve imhayı ifade etmektedir. 1915 Ermeni soykırımı peşi sıra bütün Helen dünyasının Anadolu’dan sürülmesi ve ardı sıra geliştirilen ve halen de sürdürülmeye çalışılan Kürd inkâr ve imhası Türk ulus-devlet projesinin ve milliyetçiliğinin varlık gerekçesidir. Şark-Islahat Planı Kürd inkâr ve imha projesinin resmi adıdır. Adından da anlaşılacağı üzere doğuyu terbiye etme, ‘adam etme’ anlamında bir halkın tarihi ve kültürel değerleriyle soykırımını ifade etmektedir. Kürdler böylesi bir projeyle bir nevi tarihi bir soykırım kıskacına alınmıştır.
İsmi bile düne kadar şeytanlaştırılan bir halk gerçekliğinden bahsediyorsak bugün bunun arkasındaki tarihi toplumsal direnişi, yenilmiş de olsa en az 28 ve hala devam etmekte olan 29. isyanını görmezden gelemeyiz. Başlığa dönecek olursak 29. isyanın Kürd ve Türk tarihinde bir kırılma ve Kürdleri inkarı üzerine inşa edilmiş Türk ulus-devlet projesinin başarısızlığını ve bitişini ifade etmektedir. Artık ne eski Kürd-Türk ilişkisi mümkündür, ne de mevcut Türk ulus-devlet projesi ve milliyetçiliğiyle Türkiye’nin bütünlüğü sürdürülebilinir.
Kürdler açısından bu güne kadar yapılan 29 isyan ve bugünkü direnişleri bunun en somut ifadesidir. Nasıl bir Kürd-Türk ilişkisinin geleceğini ve gelişeceğini de bu mücadele ve buna karşı devletin imha siyasetindeki ısrarı belirleyecektir. Bu iki türlü olabilir. Birincisi derhal sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle birlikte müzakere masasına dönülmesi ve demokratik özerklik temelinde yeni bir ilişki ve kardeşlik hukukunun tesis edilmesiyle demokratik bir Türkiye’nin kurulması biçiminde olabilir.
İkinci yol ise mevcut ilişkinin sürdürülememesiyle kardeşliğin tesis edilememesi ve derinleşen düşmanlıkla birlikte ortak yaşam iradesinin ortadan kaldırılması nedeniyle Türkiye’nin parçalanması ya da bölünmesiyle sonuçlanacak olan süreçtir.
Bu süreçte ise Kürdler ulus olmaktan doğan haklarını savunmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır ki bu gün Kürdistan’nın her yerinde bunun somut örneklerini görmekteyiz. Ne dünya eski dünyadır ne de Kürdler eski Kürd’dür. Bugün Kürdler tarihlerinin en güçlü dönemini yaşamaktadır. Kürdistan’ın dört parçasında ekonomik, siyasal, askeri olarak her geçen gün daha da güçleniyorlar. Yol yakınken hatadan dönülmesi elzem olacaktır. Kürtleri öldürmekle bitiremezsiniz, Kürtlere diz çöktüremezsiniz. 200 yıldır denediğiniz yöntemler tutmadı, tutmuyor, tutmayacak da. Dolayısıyla da ulus devlet tutmadı Kürdler de boyun eğmedi ve eğmeyecektir.
FECRİ DOST – MEZOPOTAMİA NEWS
Average Rating